Saturday, July 7, 2012

Bildiğimiz kainat bozon manyağı oldu

CERN’deki fizikçilerin “Sonunda bulduk” dediği, maddeye kütlesini kazandırdığı düşünülen ‘Tanrı Parçacığı’ ya da ‘Higgs Bozonu’, bilim dünyasında birçok soruya cevap verirken, birçok soruyu da beraberinde getirdi. Bazı fizikçiler “Daha çok iş var” derken, bazıları “Olağanüstü bir şey yok”, bazıları da, “Nerede bu bozonların ikizi” diyor.

İsviçre-Fransa sınırındaki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de yapılan deneyler sonucu, “Tanrı Parçacığı” denen ve maddelere kütlesini verdiği düşünülen “Higgs Bozonu”nu bulduklarını ilan eden bilim insanları için asıl iş yeni başladı. Guardian gazetesinin uzman görüşlerine dayandırdığı haberine göre, bulgunun analizi aylar hatta yıllarca sürecek. Fizikçiler şimdi, “Higgs Bozonu”nun parçacık türlerinin basit bir örneği mi yoksa çok daha farklı birşey mi olup olmadığını araştıracak. Texas’taki Austin Üniversitesi fizik profesörü ve 1979 Nobel ödülü sahibi Steven Weinberg, gelinen durumu, “Deneysel olarak yapılacak çok iş var” sözleriyle özetledi.

Higgs’in Higgs’i mi

CERN’deki fizikçileri bekleyen en zor iş de şu: Yeni parçacık acaba fizikte mevcut Standart Model’de (şimdiye kadar bilinen atomaltı parçacıkların nasıl etkileşimde bulunarak maddeyi oluşturduğunu açıklayan teori) açıklanan atomaltı parçacıkların basit bir türü mü yoksa gerçekten çok daha karmaşık bir başkası mı?

Olasılıklardan biri, yeni bulunan parçacığın, daha büyük bir Higgs parçacık ailesinin bir parçası olması. Bunu anlamak için, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda (LHC) söz konusu parçacığın nasıl oluştuğu, nasıl diğer parçacıklara bozunduğu, ona benzer parçacıkların oluşup oluşmadığı gözlemlenecek. Weinberg, “Bu belki yıllar alacak. Standart Model’in tüm öngörülerinin doğrulanması gerekecek. Higgs Bozonu keşfinden mutluyum ama Standart Model’in ötesine geçmek için bu henüz bir ipucu vermiyor” dedi.

‘İkizleri neredeler’

Liverpool Üniversitesi fizikçisi Tara Shears da, durumu, “Yeni parçacığı görmek aslında uzun bir yolculuğun başlangıcı. Bu, bir demiryolunu tanımadığınız birini almak için döndürmeye benzer. İstasyona varırsını ve platformda birileri vardır. Onları yaklaşana kadar tanıyamazsınız” sözleriyle açıkladı. 2004 Nobel Fizik Ödülü sahibi MIT profesörü Frank Wilczek ise, daha da karamsar bir şekilde, “Bu yapılanlar, Standart Model’in minimal versiyonuna uyuyor. Olağanüstü bir şey yok” diye konuştu. Higgs parçacıkları ailesinin, “süpersimetri” denen bir teoriyle birçok versiyonu olması gerekiyor. Bu durumda, her parçacığın doğada bir ikizinin olması gerek. CERN’deki deneylerde ise bu ikizlere rastlanmadı. Süpersimetrinin şimdiye kadar açıklanamayan karanlık maddeye de ışık tutabileceği belirtiliyor.

Büyük Patlama’nın en işlevsel meyvesi

İlk kez Edinburgh Üniversitesi profesörü Peter Higgs ve beş diğer fizikçinin 1964’te ortaya attığı Higgs bozonu, kısaca, gözümüzün gördüğü evrenin boşluğunu dolduran bir enerji sahası olarak tanımlanıyor. Higgs bozonunun bulunmasıyla, maddeye, yani evrendeki herşeyin yapı taşı olan atomaltı parçacıklara kütlesini kazandıran bir enerji sahası olduğu kanıtlanacak. Higgs sahasının, evrenin oluştuğu “Büyük Patlama” sonrası saniyenin trilyonda biri sürede değiştiği sanılıyor. (Hürriyet)

No comments:

Post a Comment